Cenneti annelerin ayakları altına seren bir inancın, kadını ve erkeği madalyonun iki yüzü gibi telakki eden bir medeniyetin mensupları olan bizler için, Kadına saygı, değerlerimizin, gelenek-göreneklerimizin, tarihimizin, sosyal hayatımızın temel dinamiğidir. Kadın her zaman gözün nuru, hayatın can damarıdır. Türk kadını, tarihimizin derinliklerinden günümüze kadar toplumsal hayatımızın, millet ve devlet yapımızın odağında yer almış, her devirde şefkat, merhamet ve fedakârlık timsali olmuştur. Kurtuluş Savaşı'nda kanını, canını, emeğini ve evladını memleketin kurtuluşuna ve bağımsızlığına adayan Nene Hatunlar, Halime Çavuşlar, Şerife Bacılar, Halide Onbaşılar, tarihin şanlı sayfalarında, yerlerini almışlardır. Dinimiz de kadına özellikle yer ayırmış ve Müminler için en güzel örnek olan Sevgili Peygamberimiz "Cennet, annelerin ayakları altındadır." kutlu sözüyle, kadına verilen değeri açık bir biçimde belirtmiştir. O, hanımlara karşı daima sevgi, saygı, hoşgörü ve anlayış göstermiştir.

Dünyada yaşanan savaş, kargaşa ve terör ortamlarında en çok zarar görenler de maalesef kadınlar olmuştur. Bugün Gazze başta olmak üzere dünyada şahit olduğumuz tüm acı ve zulümlerin ortak paydası kadınlar ve çocuklardır. Kendini medeni gören ülkelerin, mazlum coğrafyalardaki kadınların ayaklar altına alınan her türlü haklarını görmezden geldikleri ve gereken tepkiyi vermedikleri,''Kadın Hakları''kavramını yalnızca menfaatleri doğrultusunda kullandıkları, onun dışında üç maymunu oynadıkları ne yazık ki bir gerçektir.

Emekleri, sevgi dolu yürekleri ve fedakârlıklarıyla dünyamızı güzelleştiren, daha yaşanabilir hale getiren, insanlığın umudunu yeşerten kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü'nü tebrik ediyor, Kadın Hakları kavramının herhangi bir ırk, ülke, görüş, din, menfaat gözetmeksizin tüm dünyada gözetilen ve ihtimam gösterilen bir konu olacağı günlere ulaşabilmeyi diliyorum.