Page 30 - 81 Çalıkuşu Bilecik 2. Sayı
P. 30
hazinesinde bulunduğu Es-Samed olduğunu derk etsin. Nefisini tanıyarak şah damarından daha yakın olan
Rabbine ulaşabilsin. Kendi varlığını ve bitamamiha âlem-i şehadeti ve âlem-i gaybı ve varlığından haberdar
olduğumuz on sekiz bin alemi varlığıyla ihata ve sevk ve idare eden sonsuz bir Yaratıcıyı bularak ve bilerek
hayatını semerelendirsin. Ve bu marifet semeresiyle melaikenin de fevkinde bir makam olan a’lâ-yı illiyyinle
şereflenip hamurundaki kömürü paha biçilmez bir elmasa dönüştürebilsin.
Alem-i ervahtan yola çıkan insan rahm-i maderden, dünya hayatından, kabirden, berzahtan, sırattan, ah-
rete ve Yaradan’ına vasıl olmaya namzet bir varlıktır. İnsan bu yolculuğunda hayat denilen şu durakta eğer
kendi iç dünyasına yönelerek içsel bir seyahati gerçekleştirebilirse vazife-yi asliyesini ifa etmiş olur. Fakat
bahsettiğimiz bu içsel yolculuğa çıkmak için dünyanın ve dünya metaının esaretinden ruhunu çekip almalı ve
arkasında bıraktığı gözlü yahut gözsüz tüm nesnelere veda ederken el sallamak için bile dönüp bakmamalı.
Üstad Necip Fazıl’ın da yıllarca özlemini çektiği ve sonunda dile getirdiği:
“Nem varsa evim, anam,
Çocukluğum, hatıram,
Ve ne sevdalar serde
Bıraktım gerilerde
Kaçar gibi yangından.
Rüzgarların ardından
Baktım da süzgün süzgün
Kurşun yükünü gönlün
Tüy gibi hafiflettim.
Denize hicret ettim.” diyebilsin…
26 27